657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun yer değiştirme suretiyle atanma başlıklı 72 ikinci maddesinde
Kurumlarda yer değiştirme suretiyle atanmalar; hizmetlerin gereklerine, özelliklerine,
Türkiye'nin ekonomik, sosyal, kültürel ve ulaşım şartları yönünden benzerlik
ve yakınlık gösteren iller gruplandırılarak tespit edilen bölgeler arasında
adil ve dengeli bir sistem içinde yapılması öngörülmüştür.
Devlet her ikisi de memur olup yer değiştirme suretiyle ayrılan eşlere anılan
72 madde uyarınca;
1-Nakil,
2-Aylıklı izin,
3-Aylıksız izin
hakkı tanımıştır.
657 sayılı Kanunun 72 maddesinin son fıkrası hükmü gereğince 19/4/1983 tarih
ve 83/6525 sayılı Bakanlar Kuru Kararı ile karalaştırılan Devlet
Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik 25/6/1983
tarih ve 18088 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Mezkur Yönetmelikte;
"Hizmetin Gereği Olarak Yapılabilecek Yer Değiştirmeler"e ilişkin
düzenlemelere 11 inci,
"Memurun İsteği Üzerine Yapılabilecek Yer Değiştirmeler"e 12 nci,
"Sağlık Mazeretine Bağlı Yer Değişikliği"ne ilişkin 13 üncü,
"Aile Birliği Mazeretine Bağlı Yer Değişikliği"ne ilişkin 14 üncü,
"Can Güvenliği Mazeretine Bağlı Yer Değişikliği"ne ilişkin 14 /A üncü
maddesinde düzenlemelere yer verilmiş bulunmaktadır.
Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin
"Aile Birliği Mazeretine Bağlı Yer Değişikliği" başlıklı 14 üncü maddesinde
"Aile birliği mazeretine dayanarak yer değişikliği memurun;
a) Kamu personeli olan eşinin, kurum içi yer değiştirme suretiyle atanma imkanının
olmaması veya mevzuatı uyarınca eşin zorunlu yer değiştirmeye tabi tutulan bir
görevde bulunması durumunda bu kapsamdaki eşin bulunduğu yere,
b) Eşlerin her ikisinin de aynı kurumda çalışıyor olması halinde, kurumun daha
fazla hizmet ihtiyacı duyduğu yere,
c) Eşlerin farklı kurumda çalışıyor olması halinde kurumlar arasında gerekli
koordinasyon sağlanmak suretiyle her iki kurumun da öncelikli hizmet ihtiyacının
bulunduğu yere,
d) Kamu personeli olmayan eşinin, talep edilen yerde kesintisiz
son üç yıl sosyal güvenlik primi ödemek suretiyle kendi adına veya bir hizmet
akdi ile işverene bağlı olarak çalışmış ve halen çalışıyor olması halinde bu
durumda olan eşin bulunduğu yere,
e) Milletvekili, belediye başkanı, muhtar veya noter olan eşlerinin bulunduğu
yere, atanması suretiyle yapılabilir.
Aile birliği mazeretine dayanarak yer değiştirme isteğinde bulunan memur, eşinin
kamu kurum ve kuruluşlarında kamu personeli olarak çalıştığına veya atanmayı
talep ettiği yerde eşinin kesintisiz son üç yıl sosyal güvenlik primi ödemek
suretiyle kendi adına veya bir hizmet akdi ile işverene bağlı olarak halen çalıştığına
ya da birinci fıkranın (e) bendinde sayılan görevlerde bulunduğuna ilişkin belgeyi
kurumuna ibraz etmekle yükümlüdür. Ayrıca yer değiştirme başvurusuna, evlilik
durumunu kanıtlayan belgenin de eklenmesi gerekir." hükmü bulunmaktadır.
Bu maddenin (d) bendindeki hükümde kamu personelinin kamu personeli olmayan
eşinin talep edilen yerde;
1-Kesintisiz son üç yıl sosyal güvenlik primi ödemek,
2-Kendi adına çalışmış,
3-Bir hizmet akdi ile işverene bağlı olarak çalışmış,
4-Halen çalışıyor olması,
halinde bu durumda olan eşin bulunduğu yere atanması yapılabilir.
Anılan hükümde 3 yıl sigortalılık süresinin aynı işverende olmasına ilişkin
bir düzenleme yer almamaktadır.
Kesintisiz sigortalılık süresinden ara boşluğun olmamasının anlaşılması gerekmektedir.
Taşeron firmada çalışılan
süreler kazanılmış hak aylığında değerlendirilir mi?
Kamuda çalışan işçilere
tanınan yeni izin hakları
22/5/2003 tarihli ve 4857
sayılı İş Kanununun "Analık halinde çalışma ve süt izni" başlıklı
74 üncü maddesinde "Kadın işçilerin doğumdan önce sekiz ve doğumdan
sonra sekiz hafta olmak üzere toplam onaltı haftalık süre için çalıştırılmamaları
esastır. Çoğul gebelik halinde doğumdan önce çalıştırılmayacak sekiz haftalık
süreye iki hafta süre eklenir. Ancak, sağlık durumu uygun olduğu takdirde, doktorun
onayı ile kadın işçi isterse doğumdan önceki üç haftaya kadar işyerinde çalışabilir.
Bu durumda, kadın işçinin çalıştığı süreler doğum sonrası sürelere eklenir.
(Ek cümle: 13/2/2011-6111/76 md.) Kadın işçinin erken doğum yapması halinde
ise doğumdan önce kullanamadığı çalıştırılmayacak süreler, doğum sonrası sürelere
eklenmek suretiyle kullandırılır.
Yukarıda öngörülen süreler işçinin sağlık durumuna ve işin özelliğine göre doğumdan
önce ve sonra gerekirse artırılabilir. Bu süreler hekim raporu ile belirtilir.
Hamilelik süresince kadın işçiye periyodik kontroller için ücretli izin verilir.
Hekim raporu ile gerekli görüldüğü takdirde, hamile kadın işçi sağlığına uygun
daha hafif işlerde çalıştırılır. Bu halde işçinin ücretinde bir indirim yapılmaz.
İsteği halinde kadın işçiye, onaltı haftalık sürenin tamamlanmasından veya çoğul
gebelik halinde onsekiz haftalık süreden sonra altı aya kadar ücretsiz izin
verilir. Bu süre, yıllık ücretli izin hakkının hesabında dikkate alınmaz.
Kadın işçilere bir yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde toplam
birbuçuk saat süt izni verilir. Bu sürenin hangi saatler arasında ve kaça bölünerek
kulllanılacağını işçi kendisi belirler. Bu süre günlük çalışma süresinden sayılır."hükmü
bulunmaktadır.
31/5/2006 tarihli ve
5510 sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun "Sigortalıların
borçlanabileceği süreler" başlıklı 41 nci maddesinin "Bu Kanuna
göre sigortalı sayılanların;
a) Kanunları gereği verilen ücretsiz doğum ya da analık izni süreleri ile 4
üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamındaki sigortalı
kadının, üç defaya mahsus olmak üzere doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi
geçmemek kaydıyla borçlanılacak sürelerde uzun vadeli sigorta kolları açısından
sigortalı sayılmaması ve çocuğunun yaşaması şartlarıyla talepte bulunulan süreleri,"
borçlanılabilmesi imkanı getirilmiştir.
Yukarıda yer verilen mevzuat ve açıklamalar uyarınca;
1-3 yıl sigortalılık süresinin aynı işverende olmasına gerek olmadığı prim ödemelerinde
boşluk olmaması gerekmektedir.
2-Doğum sebebiyle oluşan prim boşluğunun borçlanılarak doldurulması halinde
tayin istenilmesinin mümkün olabileceği değerlendirilmektedir.
3-Yönetmelikte getirilen kesintisiz 3 yıllık prim ödeme zorunluluğunun Türkiye
şartlarında çok zor olduğu söz konusu düzenlemenin makul durumlar için yumuşatılmasının
doğru olacağı değerlendirilmektedir.