dilekçe hakkı ayrı bir şey, amirini şikayet etme ayrı bir şey diye düşünüyorum, konuyu amiri şikayet etme olarak baz alırsak; amirleri şikayet etme olayı alt kadrolardan üst kadrolara silsile yoluyla yapılması gereken bir şikayet türüdür, bu kurala uyulmazsa idare ceza verebilir, ha mahkemeye giderse mahkeme ne karar verir orasını bilemem.
Sizlerin aksine bence kanun uygulanırsa hiçbir sıkıntı olmaz.Çünkü kanun silsile olarak ilerlemyi şart koşuyor.Yoksa kafasına esen estiğini estiği yere yazar.Kaosta zaten böyle başlar..Amirin sadece 1 -2 güne dönmüyorsa bir üst amire olmadı bir üst amire başvurulması uygundur.Tabi burada şuna da değinilmeli ki insanları oyaladığı bilinen,etliye sütlüye karışmayanları amir olarak bile saymadan geçmelisiniz.
assında mantıklı olan o ancak maalesef katı hiyerarşik kurumlar ve dolayısıyla bunu fırsat bilen meydanı boş bulan makam sahibi olanlar art niyetliler kötü amaçlı olarak kullanabilmekteler.hakaret, aşağılama, sinkaflı kelime içermeyen yazışmlar, konuma göre belli bir saygı perspektifi içerisinde herkese yazılabilir.Assında demokrasinin, özgürlüklerin yerleşebilmesi böyle ufak ancak önemli olaylar iledir.şeffaflığın da temel taşıdır bence.
Benden size örnek! OHAL komisyonu 15.05.2019 tarihinde kabul kararı vermiş,çalıştığım kurumum kararı 27.06.2019 tarihinde tarafıma tebliği etmiş,aynı gün(27.06.2019) dilekçemle görevime iade edilmemi yada mali ve sosyal haklarım ödenerek yaş haddimi doldurmam nedeni ile resen emeklilik işleminin yapılmasın istemişim.Ancak bu gün oldu ödenen sadece maaşlar(yıl içi ödenen ikramiyeler ödenmediği gibi 06.01.2017 nin maaşı ve diğerleri sıra 17.10.2019 tarihinde ödendi.Yani nerede faizleri?Bu hak mıdır, düşünün!) ve harcırah! Ne resen emeklilik var,ne geriye dönük ödemelerin faizi var ve nede bir cevap var!Bunlar üstüne OHAL sonrası için çıkartılan 7145/22 maddesine göre de dava açamayacağımız hükmünü oturtmuşlar.Dava açsam ne olacak ki,FETÖ/PDY ile zerre ilgimin olmadığını(ki yoktu!) savcılık takipsizlik ve OHAL kabul kararı ile tescillemiş bir vatandaş olarak benim (inanmayacaksınız) açılan ve baş vurulan; soruşturma,dilekçe,yargıya(çaresizlikten)baş vurma vs ile ilgili 20 nin üzerinde devlet makamlarının önüne dosya koyduğum halde sonuç alamıyorum.Daha kötüsü de suçsuzluğu ispatlanmış bir vatandaşın bu kadar dosya ile devlet kurumlarının iş yükünün artırılmasıdır.Gerçek suçluların kurumlarda bu kadar iş yükü var mıdır bilmem ama devlet yönetenlere nerede iş yükünü azaltacak ve adil yargılayacak yargı reformlarınız,nerede hukuk devletiniz ve nerede vicdanınız diye sorsam haksız mıyım?İlahi makamdan önce hangi makama müracaat edeceğim?
Bu nasıl saçma bir soru böyle... Ben vereyim cevabı... Herkes herkese email gönderebilir. Maili alan ister açar okur gereğini yapar istemezse de okumadan siler atar... Böyle bir konunun tartışılması bile abesti iştigaldir...
ömer halis demir ,kimdir;
15 Temmuz gecesi tarih yazacak olan Türkiye askeri darbe girişimi sırasında Ömer Halisdemir, Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görevli astsubaydı. Burası darbe girişiminin en kritik noktalarındandı. Darbeci Özel Kuvvetler Birinci Tugay Komutanı Tuğgeneral Semih Terzi, Özel Kuvvetler Komutanlığı'nı ele geçirmek için plana göre bulunduğu Diyarbakır'dan Ankara'ya uçtu. Silopi'de görevli FETÖcü Terzi, saat 02.16 sularında, yanında tam teçhizatlı 40 asker ile komutanlığa gelmişti.
"Sana, vatanımız ve milletimiz adına tarihi bir görev veriyorum. Tuğgeneral Terzi, vatan hainidir; isyancıdır. Onu, karargaha girmeden öldür! Bunun sonunda şehadet var. Biliyorsun seninle 20 yıllık beraberliğimiz var. Hakkını helal et!"
Eğer ben bir memur olarak Sayın Cumhurbaşkanına mektup, e-mail gönderebiliyorsam, bakana da gönderirim Başbakan'a da. Yeter ki üslubuyla ve ne yazıldığı bilinerek yazılsın. İletişim kanalları açık olur, bazı örümcek beyinler illaki hiyerarşik düzen diye tutturabilirler. Onlara fazla aldırmamak lazım.