KIDEM TAZMİNATI ÖDENMEYEN SÜRELERE EMEKLİLİK İKRAMİYESİ ÖDENMESİNDE YİNE 1475 SAYILI KANUNUN 14 ÜNCÜ MADDESİNDEKİ ŞARTLARA BAKILMAKTADIR.
SSK'lı hizmet süreleri, hangi halde emekli ikramiyesinin ödenmesinde dikkate
alınır? Konusuna http://sorucevap.memurlar.net/soru/1320/
adresimizde yer vermiştik.
Sizin sorunuzu, bu konuyu yineleyerek cevaplandıracağız.
Sizin Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünde 657 sayılı Kanunun 4/b hükmüne tabi sözleşmeli olarak SSK.ya tabi olduğunuz, daha sonra sınavla Orman Genel Müdürlüğüne memur olarak geçtiğiniz anlaşılmaktadır.
5434 sayılı Kanunun 12 nci maddesi kapsamında bulunan Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünde sözleşmeli olarak SSK.ya tabi geçen ve kıdem tazminatı alınmamış sürelere 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre emeklilik ikramiyesi alınabilmektedir.
Ancak, kıdem tazminatı ödenmeyen sürelere emeklilik ikramiyesi adı altında
ödeme yapılmasına ilişkin bazı yeni şartlar getirilmiştir. Yeni şartlar
5793 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi ile 2829 sayılı Kanunun 12 nci maddesine monte
edilmiştir. Yeni haliyle 2829 sayılı Kanunun 12. maddesi aşağıya alınmıştır.
“Emekli ikramiyesi:
Madde 12 – Son defa T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan ve kendilerine bu Kanunun 8 inci maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananlara, T.C. Emekli Sandığına tabi daire,kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen sürelerinin toplamı üzerinden, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre emekli ikramiyesi ödenir. 4857 sayılı İş Kanununa tabi olarak geçen hizmet sürelerine karşılık emekli ikramiyesi ödenebilmesi için, iş sözleşmesinin İş Kanunu hükümlerine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermiş olması; sözleşmeli personel olarak geçen sürelere karşılık olarak emekli ikramiyesi ödenebilmesi için de, hizmet sözleşmesinin ilgili mevzuatına göre iş sonu tazminatına veya aynı mahiyette olmakla birlikte başka bir adla ödenen tazminata hak kazanılmasına uygun olarak sona ermiş olması şarttır.Ancak, ilgililere, her ne suretle olursa olsun evvelce iş sonu tazminatı veya bu mahiyette olmakla birlikte başka bir adla tazminat ödenen süreler ile kıdem tazminatı ya da emekli ikramiyesi ödenmiş olan süreler, emekli ikramiyesinin hesabında dikkate alınmaz. Ayrıca, 8 inci maddenin birinci fıkrası gereğince aylık bağlananlara, emekli oldukları son görevlerinden dolayı ilgili bulundukları sosyal güvenlik kurumu kanununun emekli ikramiyesine veya iş kanununun kıdem tazminatına ilişkin hükümleri uygulanır. Bu fıkraya göre emekli ikramiyesi ödenmesinde, birinci fıkra hükümleri de dikkate alınır.”
Aynı hükümlerin, 5754 sayılı Kanunla 5434 sayılı Kanuna ek madde olarak eklenen Ek 83 üncü maddede de yer aldığını görmekteyiz. Bu maddeye tabi olacakların 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun yürürlüğe girdiği 2008 yılı Ekim ayı başından sonra ilk kez devlet memuru olarak göreve başlayanların olduğunu görmekteyiz.
5434 S.K. Ek Madde 82- (Ek: 17/4/2008-5754/75 md.)
1) 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra
ilk defa 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı
olarak çalışmaya başlayanlardan;
a) 5510 sayılı Kanun hükümlerine göre aylık bağlanan ve uzun vadeli sigorta
kolları açısından sigortalı çalışma sürelerinin tamamı 5510 sayılı Kanunun 4
üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında geçmiş olanlara,
b) 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c)
bentlerinde belirtilen sigortalılık hallerinin birden fazlasına tabi olarak
çalışmış olmakla birlikte, anılan Kanun hükümlerine göre aylık bağlandığı sırada
son defa uzun vadeli sigorta kolları açısından 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında çalışmakta olanlara,
c) 5510 sayılı Kanun hükümlerine göre aylık bağlandığı sırada uzun vadeli sigorta
kolları açısından zorunlu olarak sigortalı olunması gereken bir işte çalışmamakla
birlikte, uzun vadeli sigorta kolları açısından son olarak 5510 sayılı Kanunun
4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında çalışmış olanlara,
d) Yaşlılık toptan ödemesi yapılmış olup uzun vadeli sigorta kolları açısından
son olarak 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi
kapsamında çalışmış olanlara,
e) Uzun vadeli sigorta kolları açısından 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında çalışmakta iken ölenlerin ölüm aylığı
bağlanan veya ölüm toptan ödemesi yapılan hak sahiplerine,
f) Ölüm tarihi itibariyle uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak çalışmamakla
birlikte, uzun vadeli sigorta kolları açısından son olarak 5510 sayılı Kanunun
4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında çalışmış olanların
ölüm aylığı bağlanan veya ölüm toptan ödemesi yapılan hak sahiplerine,
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından, 5510 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (21) numaralı bendinde belirtilen kamu idarelerinde aynı Kanunun
4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri kapsamında geçen uzun
vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık süreleri esas alınarak emekli
ikramiyesi; anılan Kanunun geçici 4 üncü maddesine göre aylığa veya toptan ödemeye
hak kazanan sigortalıların emeklilik ikramiyesine ilişkin azami süre, hesap
yöntemi, emekli ikramiyesinin hesabında kullanılan ödeme unsurları ile bu ödeme
unsurlarına hak kazanma şartlarına ilişkin esas ve usûller, ödeme unsurlarının
ikramiye hesabına esas alınan oran ve/veya miktarları dikkate alınarak ödenir.
Ancak, 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında
geçen uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık süreleri esas alınarak
emekli ikramiyesi ödenebilmesi için; iş kanunlarına tabi olarak çalışmış olanların
iş sözleşmelerinin kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermiş
olması, sözleşmeli personel statüsünde çalışmış olanların ise hizmet sözleşmelerinin
ilgili mevzuatına göre iş sonu tazminatı veya aynı mahiyette olmakla birlikte
başka bir adla ödenen tazminata hak kazanılmasını gerektirecek şekilde sona
ermiş olması şarttır. Ayrıca, bu kişilerin, her ne suretle olursa olsun evvelce
iş sonu tazminatı veya bu mahiyette olmakla birlikte başka bir adla tazminat
ödenen süreleri ile kıdem tazminatı ya da emekli ikramiyesi ödenmiş olan süreleri,
emekli ikramiyesinin hesabında dikkate alınmaz.
…”
Kıdem tazminatı ödenmesinde esas alınacak olan 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesi iptal edilen bir madde olmadığından geçerliliğini korumaktadır.
“Kıdem tazminatı:
Madde 14 – (Değişik birinci fıkra: 29/7/1983 - 2869/3 md.)
Bu Kanuna tabi işçilerin hizmet akitlerinin:
1. İşveren tarafından bu Kanunun 17 nci maddesinin II numaralı bendinde gösterilen
sebepler dışında,
2. İşçi tarafından bu Kanunun 16 ncı maddesi uyarınca,
3. Muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyle,
4. Bağlı bulundukları kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik
veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla;
5. (Ek: 25/8/1999 - 4447/45 md.) 506 Sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci
fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında
kalan diğer şartları veya aynı Kanunun Geçici 81 inci maddesine göre yaşlılık
aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını
tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle,
Feshedilmesi veya kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi
arzusu ile sona erdirmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması hallerinde
işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet aktinin devamı süresince her
geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı
ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır.
(Değişik fıkralar: 17/10/1980 - 2320/1 md.):
İşçilerin kıdemleri, hizmet akdinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden akdedilmiş
olmasına bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştıkları
süreler gözönüne alınarak hesaplanır. İşyerlerinin devir veya intikali yahut
herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir
yere nakli halinde işçinin kıdemi, işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri
sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanır. 12/7/1975 tarihinden, itibaren (1)
işyerinin devri veya herhangi bir suretle el değiştirmesi halinde işlemiş kıdem
tazminatlarından her iki işveren sorumludur. Ancak, işyerini devreden işverenlerin
bu sorumlulukları işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin
aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır. 12/7/1975 tarihinden evvel işyeri devrolmuş
veya herhangi bir suretle el değiştirmişse devir mukavelesinde aksine bir hüküm
yoksa işlemiş kıdem tazminatlarından yeni işveren sorumludur.
İşçinin birinci bendin 4 üncü fıkrası hükmünden faydalanabilmesi için aylık
veya toptan ödemeye hak kazanmış bulunduğunu ve kendisine aylık bağlanması veya
toptan ödeme yapılması için yaşlılık sigortası bakımından bağlı bulunduğu kuruma
veya sandığa müracaat etmiş olduğunu belgelemesi şarttır. İşçinin ölümü halinde
bu şart aranmaz.
T.C. Emekli Sandığı Kanunu ve Sosyal Sigortalar Kanununa veya yalnız Sosyal
Sigortalar Kanununa tabi olarak sadece aynı ya da değişik kamu kuruluşlarında
geçen hizmet sürelerinin birleştirilmesi suretiyle Sosyal Sigortalar Kanununa
göre yaşlılık veya malullük aylığına ya da toptan ödemeye hak kazanan işçiye,
bu kamu kuruluşlarında geçirdiği hizmet sürelerinin toplamı üzerinden son kamu
kuruluşu işverenince kıdem tazminatı ödenir.
Yukarıda belirtilen kamu kuruluşlarında işçinin hizmet akdinin evvelce bu maddeye
göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde sona ermesi suretiyle
geçen hizmet süreleri kıdem tazminatının hesabında dikkate alınmaz.
Ancak, bu tazminatın T.C. Emekli Sandığına tabi olarak geçen hizmet süresine
ait kısmı için ödenecek miktar, yaşlılık veya malullük aylığının başlangıç tarihinde
T.C. Emekli Sandığı Kanununun yürürlükteki hükümlerine göre emeklilik ikramiyesi
için öngörülen miktardan fazla olamaz.
Bu maddede geçen kamu kuruluşları deyimi, genel, katma ve özel bütçeli idareler
ile 468 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde sayılan kurumları kapsar.
Aynı kıdem süresi için bir defadan fazla kıdem tazminatı veya ikramiye ödenmez.
Kıdem tazminatının hesaplanması, son ücret üzerinden yapılır. Parça başı, akort,
götürü veya yüzde usulü gibi ücretin sabit olmadığı hallerde son bir yıllık
süre içinde ödenen ücretin o süre içinde çalışılan günlere bölünmesi suretiyle
bulunacak ortalama ücret bu tazminatın hesabına esas tutulur.
Ancak, son bir yıl içinde işçi ücretine zam yapıldığı takdirde, tazminata esas
ücret,işçinin işten ayrılma tarihi ile zammın yapıldığı tarih arasında alınan
ücretin aynı süre içinde çalışılan günlere bölünmesi suretiyle hesaplanır.
(Değişik : 29/7/1983 – 2869/3 md.) 13 üncü maddesinde sözü geçen tazminat ile
bu maddede yer alan kıdem tazminatına esas olacak ücretin hesabında 26 ncı maddenin
birinci fıkrasında yazılı ücrete ilaveten işçiye sağlanmış olan para ve para
ile ölçülmesi mümkün akdi ve kanundan doğan menfaatler de gözönünde tutulur.
Kıdem tazminatının zamanında ödenmemesi sebebiyle açılacak davanın sonunda hakim
gecikme süresi için, ödenmeyen süreye göre mevduata uygulanan en yüksek faizin
ödenmesine hükmeder. İşçinin mevzuattan doğan diğer hakları saklıdır. (1)
(Değişik: 17/10/1980 - 2320/1 md.) Bu maddede belirtilen kıdem tazminatı ile
ilgili 30 günlük süre hizmet akidleri veya toplu iş sözleşmeleri ile işçi lehine
değiştirilebilir.
(Değişik: 10/12/1982 - 2762/1 md.) Ancak, toplu sözleşmelerle ve hizmet akitleriyle
belirlenen kıdem tazminatlarının yıllık miktarı, Devlet Memurları Kanununa tabi
en yüksek Devlet memuruna 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine
göre bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesini geçemez.
(Değişik fıkralar: 17/10/1980 - 2320/1 md.):
İşçinin ölümü halinde yukarıdaki hükümlere göre doğan tazminat tutarı, kanuni
mirasçılarına ödenir.
Kıdem tazminatından doğan sorumluluğu işveren şahıslara veya sigorta şirketlerine
sigorta ettiremez.
İşveren sorumluluğu altında ve sadece yaşlılık, emeklilik, malullük, ölüm ve
toptan ödeme hallerine mahsus olmak kaydiyle Devlet veya kanunla kurulu kurumlarda
veya % 50 hisseden fazlası Devlete ait bir bankada veya bir kurumda işveren
tarafından kıdem tazminatı ile ilgili bir fon tesis edilir.
Fon tesisi ile ilgili hususlar kanunla düzenlenir.”
Ayrıca, 2.9.2005 tarihli ve 25924 sayılı Resmi Gazetede, 657 sayılı Kanunun 4 (B) maddesine göre yayımlanmış olan 2005/9245 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı Bulunmaktadır. Bu karar ile ilgililerin görevlerinden ayrılmaları halinde iş sonu tazminatı ödeneceği belirtilmiştir. Karar aşağıya alınmıştır.
Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Esaslar
Madde 2 — Aynı Esasların 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 7 — Kamu kurum ve kuruluşlarının yurt dışı teşkilatlarında sözleşmeli
olarak çalıştırılan yabancı uyruklu personel ile haftalık çalışma saati
süresi 40 (kırk) saatin altında bulunan personel hariç olmak üzere, en
az 2 hizmet yılını tamamlayanlardan;
a) 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu gereğince malûllük veya yaşlılık
aylığı bağlanması veya toptan ödeme yapılması,
b) Hizmetlerine gerek kalmadığı için sözleşmesinin feshedilmesi
veya yenilenmemesi,
c) İstihdamına ilişkin mevzuatında yer alan hükümler uyarınca ilgilinin
kendi isteği ile sözleşmeyi feshetmesi,
d) İlgilinin ölümü,
hallerinden birinin vuku bulmasından dolayı hizmet sözleşmesi sona
erenlere, görev yapmakta olduğu pozisyon unvanı itibariyle, Devlet Memurları
Kanununa göre girebilecekleri hizmet sınıfındaki aynı veya benzeri kadro
unvanı esas alınarak hizmet yılı ve öğrenim durumu aynı olan emsali personele
5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre
bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesi tutarını geçmemek
üzere, çalışılan her tam hizmet yılı için ayrılış tarihindeki hizmet sözleşmesinde
yazılı aylık brüt ücret tutarında iş sonu tazminatı ödenir. Bir yıldan
artan süreler için de, tam yıl için hesaplanan miktardan o süreye isabet
eden tutar kadar ödeme yapılır.
Bu tazminatın ödenmesinde; daha önce iş sonu tazminatı, ikramiye ve
kıdem tazminatı ile benzeri ödemelerde değerlendirilmiş süreler dikkate
alınmaz. İş sonu tazminatı ödemesinde dikkate alınmış süreler kıdem tazminatı
ile 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümleri uyarınca
ödenecek ikramiye hesabında değerlendirilmez. Ölüm halinde, yukarıdaki
fıkra uyarınca hesaplanacak tutar, ölenin kanuni mirasçılarına ödenir.
Kamu kurum ve kuruluşlarının yurt dışı teşkilatlarında sözleşmeli olarak
çalıştırılan yabancı uyruklu personelden; hizmetlerine gerek kalmaması
veya yaş haddi nedenleriyle sözleşmesi fesh edilen veya yenilenmeyenler,
yerel sosyal güvenlik mevzuatına göre emeklilik, malûllük veya ölüm nedeniyle
ayrılanların iş sonu tazminatı konusunda, yerel mevzuata uyulmasının zorunlu
olmadığı durumlarda, Dışişleri ve Maliye Bakanlıklarının uygun görüşleri
alınmak koşulu ile sözleşmelere hüküm konulabilir. Ancak bu yolla ödenecek
iş sonu tazminatı tutarı aralıksız olarak çalışılan her tam yıl için son
aylık sözleşme ücretinin %50'sini geçemez. Bir yıldan artan süreler için
de, tam yıl için hesaplanan miktardan o süreye isabet eden tutar kadar
ödeme yapılır.
Bu statüde çalışanların sözleşme koşullarına uymaması nedeniyle kurum
tarafından, sözleşme esasları dışında herhangi bir nedenle çalışanlar
tarafından, sözleşmesinin feshedilmesi veya yenilenmemesi hallerinde,
iş sonu tazminatı ödenmez.
İş sonu tazminatı ödemelerinde emsal belirleme hususları ile uygulamada
ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye Maliye Bakanlığı yetkilidir."
Madde 4 — Bu Esaslar, yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Madde 5 — Bu Esasları Bakanlar Kurulu yürütür.
|
SONUÇ-DEĞERLENDİRME:
Birinci husus :2829 sayılı Kanunda yapılan yeni düzenlemeye göre, devlet memurluğundan emekli olanlara daha önce kıdem tazminatı ödenmemiş sürelerin, emekliye ayrılmalarında ödenebilmesinin ön şartı olarak, 4857 sayılı İş Kanununa tabi olarak geçen hizmet sürelerine karşılık emekli ikramiyesi ödenebilmesi için, iş sözleşmesinin İş Kanunu hükümlerine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermiş olması; sözleşmeli personel olarak geçen sürelere karşılık olarak emekli ikramiyesi ödenebilmesi için de, hizmet sözleşmesinin ilgili mevzuatına göre iş sonu tazminatına veya aynı mahiyette olmakla birlikte başka bir adla ödenen tazminata hak kazanılmasına uygun olarak sona ermiş olmasının şart olduğu, anlaşılmaktadır.
Sizin durumunuza bakıldığında, 1475 sayılı Kanunda yer alan hükümlere göre kıdem tazminatı almayı elde edecek şekilde – Kanun maddesinin 1,2,3,4 ve 5 inci maddelerinde belirtilen durumlarda – görevinizden ayrılmadığınız anlaşıldığından ve bu nedenle kıdem tazminatı da bu görevinizden ayrıldığınız dönemde de ödenemeyeceğinden, emekliliğinizde Sosyal Güvenlik Kurumunca da 2829 sayılı Kanunun 12 nci maddesine göre bu sürelerinize karşılık emeklilik ikramiyesi ödemesi yapılamayacağını,
Ayrıca Bakanlar Kurulu Kararı kapsamında iş sonu tazminatı almış iseniz yine bu sürelerinize Sosyal Güvenlik Kurumunca emeklilik ikramiyesi ödemesi yapılamayacağını,
değerlendirmekteyiz.
İkinci husus: SSK.lı geçen sürelerinizi memurluk hizmetiniz ile birleştirmek için yazılı olarak Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat etmeniz gerekmektedir.
EMEKLİLİK İKRAMİYESİNE İLİŞKİN GENEL DEĞERLENDİRME:
Sigortalı çalışanlar ile devlet memuru olarak çalışanlara ödenen kıdem tazminatı ile emeklilik ikramiyesi hesaplama sistemi farklı olmaktadır.
Sigortalı olarak çalışanlarda uzun vadeli sigorta kollarına tabi yatırdıkları prim – almakta oldukları ücretlerin tamamı üzerinden- esas alınmakta,
Memur olarak çalışanlarda ise emekli keseneklerine esas aylıklar üzerinden kesilen kesenek ve karşılık tutarları esas alınmaktadır.
Devlet memurları için yapılan bu hesaplamada yalnızca intibakları, taban aylığı, kıdem aylığı, en yüksek devlet memuru aylığına karşılık gelen ek göstergeler itibariyle belirli oranları dikkate alınmakta, ancak görevde iken alınan diğer ödeme ve yardımlar- görev ücretleri- esas alınmamaktadır.
Bu durum ise devlet memurları aleyhine olan bir fotoğrafı ortaya çıkarmakta, devlet memurunun 30 yıl üzerinden alacağı emeklilik ikramiyesi parası ile bir işçinin 30 yıla karşılık alacağı kıdem tazminatı parası arasında azımsanmayacak derecede farklı bir meblağ olmaktadır.
Ayrıca, 5434 sayılı Kanunun 89 ve ek 82 nci maddelerinde yer alan hükümlerle, devlet memurlarında emeklilik ikramiyesinin üst sınırı 30 yılla sabit kılınmış, görev yapılan ay küsuratlarına da emeklilik ikramiyesi tutarı ödenmemektedir.
Bu nedenle; günümüz şartlarına göre, kamu görevini yürütmekte olan bir devlet memuruna ödenecek olan emeklilik ikramiyesi tutarında esas alınacak hesaplama sisteminin değiştirilmesi ve görevde alınan ücretin karşılığı bir ödeme yapılmasının, Emeklilik ikramiyesi hesaplamasında ay küsuratlarının da dahil edilerek üst sınır olan 30 yıllık sınırın da kaldırılmasının,
Doğru ve haklı bir değerlendirme olacağını düşünmekteyiz.